Sevgili kitapseverler, bu haftaki bir başyapıtla karşınızdayız… Victor Hugo 1802’de Fransa‘nın Besançon şehirinde doğmuş büyük Fransız yazarı düşünürüdür. Ailevi sorunları sebebiyle düzensiz bir eğitim gördü fakat buna rağmen Hukuk Fakültesine girdi. Daha 17 yaşındayken “Conservateur Litteraire“ adlı bir dergi çıkardı. 1885’te ölen yazarın; 24 şiiri, 9 romanı ve 11 oyunu var.
Kitabın kahramanlarından Jan Valjean, zamanında bir kasabada ekmek çaldığı için kürek cezasına çarptırılır, ancak sürekli ceza evinden kaçma teşebbüsünde bulunduğu için cezası katlanır ve toplam 19 yıl aradan sonra ceza evinden çıkar. Valjean bu sebepten topluma düşman olmuştur ve nefret ve kin içindedir. Yine bir gün bir eve girerek gümüşlükleri çalar ve tekrar yakalanır ama bu sefer ev sahibi onu affeder ve bununla da kalmayıp ona yardım eder. Eski günlerine dönmek istemeyen Valjean, kendisine yeni bir hayat kurar ve herkesin güvenini kazanıp bir beldede belediye başkanlığı yapar.
Javer isimli bir müfettiş, Valjeanı merak edip onu araştırmaya başlar ve kasabadaki hırsızlık olayına kadar ulaşır. Bu sefer isim karışıklığından dolayı tekrar hapse alınan Valjean, çıktığında evlatlık kızı Cosette’yi alır ve yeni bir hayat kurar.
Kızı Cosette, Mariusa aşık olur ve bu iki gencin aşkı devrim süresince devam eder. Bir gün devrimciler müfettis Javeri esir olarak alırlar ve Jan Valjean onu kurtarır ve affeder. Kızı Cosette ve Marius evlenir ve çok mutlu olurlar, Jan Valjeanda ihtiyarlamış ve halsizlik içinde hayatını kaybeder.
Yazımı, bize bir insanın hapisten çıktıktan sonra topluma kendini kazandırmak için çektiği zorlukları ve bu sebepten eğitimin önemini vurgulayan Hugo’nun eşsiz eseri Sefiller kitabından bir alıntıyla sonlandırmak isterim, “Bence, ne yapılsa da iki insanın hakkı ödenmez. Bunlar: öğretmen ve annedir…”